Geçtiğimiz
ay dünyanın en büyük gayrimenkul fuarlarından biri olan Cityscape Gayrimenkul
Fuarı Dubai’de gerçekleştirildi. Yüzlerce yeni projenin tanıtıldığı fuarda en
dikkat çeken lansmanlardan biri MAG Group’un Dubai’de yapacağı proje oldu.
MAG222 adını taşıyan bu proje M harfi şeklinde bir binadan oluşuyor. 3.25
milyar AED tutarındaki yatırım mimari ikonlara dolu Dubai’ye bir eser daha
kazandırmayı hedefliyor. Yatırımcı şirketin kendi adının baş harfini taşıyan
konsept, 51 kattan meydana gelecek.
Dünyanın en büyük M harfi şeklindeki yapısı
ünvanını da kazana proje 2017 yılında tamamlanacak. Bir ile dört oda arasında
değişen 550 adet rezidans dairesinin yanı sıra projede sekiz dubleks penthouse
ve çatı katında özel yüzme havuzu bulunan suitler de yer alacak. Her bir
rezidans, proje içinde yer alan kat bahçelerinden sağlık kulübünden, spa, şehir
manzaralı havuzdan yararlanabilecek. Bunun yanı sıra perakende alanları ve
konferans salonu da projede yer alan imkanlar arasında olacak.
Süper yüksek binalar konusunda Çin ile yarış
halinde olan Dubai, küresel ekonomik krizdeki durgunluğun ardından yeniden
yatırımları çekmeye başlamış görünüyor. MAG Group Başkanı Moafaq Al Gaddah,
Birleşik Arap Emirliklerinin hala büyük yatırımlar için çekim merkezi olduğunu
savunarak MAG222’yi hayata geçirdiklerini söylüyor. Al Gaddah, “Dubai yerel,
bölgesel ve uluslarası yatırımcılar için hala büyük fırsatlar sunuyor. Bizim
3.25 milyar AED tutarındaki yatırım için burayı seçmemizin nedeni de bu
26 Kasım 2013 Salı
17 Kasım 2013 Pazar
İsrail'in yeni finans merkezi
Knafo Klimor Mimarlık, İsrail’de bugüne kadar yapılan en
büyük mimarlık ihalelerinden biri olan
Rishon Ayalon yarışmasını kazandı. İsrail’in dördüncü büyük şehri Rishon
LeZion’da yapılacak proje, bölgenin finans merkezini yaratmayı hedefliyor.
Bölgenin yerel öğelerini dikkate alarak hayata geçirilen proje buna ek olarak
modern bir mimarinin yanı sıra istihdam ve iş olanakları da yaratacak. Denize de yakın bir konumda bulunan proje,
otoyol kenarında kalan bu alanı daha etkin değerlendirerek iş ve eğlence merkezleriyle
hareketlendirmeyi planlıyor. Beş dikey kuleden meydana gelecek proje çevresinde
yeşil alanlar da yaratılacak. Otoyol ise başka bir alanda kaydırılarak projeye
ulaşım metroyla sağlanacak. Böylece trafiğin önemli bir kısmı da yer altına
alınmış olacak. 30 bin kişiye iş imkanı sağlaması açısından da İsrail’in
gündeminde olan proje herkesi hedefliyor. Sürdürülebilir enerji kaynaklarının
kullanılacağı projede karbondioksit emisyonunun da minimuma indirilmesi için
teknolojik altyapı hazırlandı. Projede en çok güneş enerjisi kaynaklarından
yararlanıldı.
Çin tarımda dikey tarla ile devrim yapacak
Dünya gündemine yaptığı taklit ürünlerle oturan Çin, bu kez
oldukça farklı bir projeyle gündeme geldi. Eski tarım alanlarının kentsel
dönüşümle yenilendiği ülkede mimarlar dikey tarım alanları ile mimari lugata
geçecek farklı bir projeyi hayata geçiriyor. Javier Ponce Architects (JAPA) tarafından
çizilen ve ‘Geleceğin Projeleri 2013’ ödülünü alan ‘Dikey Tarla’ 18.5 metre
yüksekliğinde olacak. Tarım alanlarını dikey olarak da değerlendirerek daha
fazla verim almayı amaçlayan bu proje eğer başarıya ulaşırsa mimari açıdan
olduğu kadar tarım alanında da bir devrim yaratacak. Her ne kadar Çin dünyada
en büyük tarım alanlarına sahip olsa da bunun sadece yüzde 15’ini
kullanabildiğini gören mimarlar, yerel yönetimleri böyle bir projeyi hayata
geçirmeye ikna etmiş.
1.4 milyon metrekare ile dünyadaki en büyük tarım
alanlarına sahip olan ülkenin bile ekstra alan yaratma çabasında olması Çin’in
üretimden sonraki devriminin tarım alanında olacağına işaret ediyor. Dikey
tarlalar özellikle pirinç üretiminde kullanılacak. Her kata projenin ortasında
bulunan asansörlerle ulaşılacak. Oval şeklindeki katların ortaları ise açık
olacak. Doğal güneşten yararlanacak tarlalarda toprak olmayacak. Projede
tarlaların yanı sıra araştırma labaravutarlarına da yer verilecek tarım
endüstrisine katkı sağlamak için çalışmalar da yapılacak.
24 Ekim 2013 Perşembe
Çin'in tasarım harikası yeni oteli
Çin’in Taihu Gölü civarında uzun zamandan bu yana beklenen
Sheraton Otel tamamlanmak üzere. Denizin içinde yelken şeklindeki otelle
dünyanın gündemine oturan Dubai’ye nispet yaparcasına Taihu Gölü’nün içinde
yapılan at nalı şeklindeki bu otel, bölgeyi dünya turizminin gündemine koymayı
hedefliyor. Sheraton Huzhou Hot Spring Resort adını taşıyan proje sadece bir
tatil oteli değil iş oteli olarak da planlandı. MAD Architects mimarı Ma
Yansong tarafından çizilen proje aynı zamanda Starwood zincirinin de en tasarım
otellerinden biri olacak.
100 metre yüksekliğindeki proje
27 kattan oluşacak. Gölün her iki yakasında iki farklı girişi bulunacak otelin
en ilginç odaları ise binanın orta ve en yüksek noktasındakiler olacak. Yangtze
Nehri Deltası’nda hayata geçirilen proje, hava karardığında egzotik
aydınlatmasıyla daha da farklı bir tasarıma dönüşüyor. Toplam 95 bin metrekare
kullanım alanı bulunan 321 oda, 44 süit ve 39 villadan oluşan proje lüks
segmentinde inşa ediliyor. Banyolarda en pahalı mermerler kullanılırken her
kattaki banyoya nehir manzaralı küvetler de yerleştirildi. Projenin en üst katlarında bulunan lüks ve
geniş süitlerin birleştirilerek düğün turizmi için de kullanılacağı öğrenildi.
29 Ağustos 2013 Perşembe
Dubai'nin yeni gözdesi
21. yüzyılın en modern şehirlerinden birini kuran Dubai’deki hiçbir proje artık insanı şaşırtmıyor. Aynen Adrian Smith ve Gordon Gill Mimarlık tarafından şehrin en merkezi noktalarından birinde yapılan One Park Avenue gibi....
550-metre yüksekliği ve farklı mimarisiyle dikkatleri üzeirne çkemyei kısa sürede başaran Park Avenue, 116 kattan oluşuyor. Dalga kule örneğine bir başka form kazandıran yapısıyla dikkat çeken yapı podyum katlarıyla da dikkat çekiyor. Şehrin en turistik yerlerinden Jumeriah Garden City bölgesinde inşa edilen proje otel ve rezidanslardan oluşuyor. Öyle ki otel bölümüne şimdiden rezervasyonlar alınmaya başladı. Finansal kriz nedeniyle inşaatı bir süre duran ancak şu anda devam eden yapı yakında rezidans sahiplerini de ağırlamaya başlayacak. Hem kullanılan sürüdürebilir teknolojiler hem de mimarisiyle Dubai’nin gelecek yapılarından biri olmayı hedefliyor. One Park Avenue teknolojileriyle de dikkat çekiyor. Ev sahipleri için özel cam teknolojilerinin kullanıldığı proje çöl sıcağının cama yansımasını engelliyor. Ayrıca perde gerektirmeyen özel yapısıyla dışarıdan içerisi gözükmüyor. Bir başka teknoloji ise ışık sensörleri alanında. Hava kararınca sensörler otomatik olarak devreye giriyor. Sizin ışık yakmanıza bile gerek kalmıyor.
13 Ağustos 2013 Salı
Toronto'da şehrin içinde şehir kurdular
Kanada semaları bugünlerde ilginç bir projenin izlerini
sürüyor. Hariri Pontarini Mimarlık ofisinin Toronto şehrimnde hayata geçirdiği
rezidans kulesi hem yüksek hem de yoğunluklu yapısıyla kimsenin dikkatinden
kaçmıyor. Gökyüzü şehri olmaya aday şehirlerden Toronto’ya yeni bir açı
kazandıracak olan proje One Yonge adını taşıyor. Altı gökdelen den oluşan ve
içerisinde rezidanslar başta olmak üzere otel, iş merkezi, alışveriş merkezi
gibi aklınıza gelebilecek her ünitenin bulunduğu yapı özellikle de çok fazla sayıda üniteye ev
sahipliği yapması açısından önem taşıyor. Altı göökdelenin dördünün rezidans
olarak planlandığı projedeki yapılar 40 ile 88 arası değişen katlardan
oluşuyor. 40 katlı yapı ofis binası 70 katlı gökdelen otel binası 88 katlı yapı
ile kalan diğer binalar da rezidans kuleleri olarak tasarlandı.
Dışarıdan bakıldığında adeta şehrin içinde yeni bir şehir
inşa edilmiş hissi yaratan yapı mimarlara göre Toronto’nun dinamikleri dikkate
alınarak hayata geçirildi.Geniş caddelerin ve açık alanların bulunduğu projenin
şehre hakim konumu yoğun yapılaşma ile harmanlandı. Mimarlaras göre bu özellik
şehre hakim bir konumda bulunmanın avantajını kullanmak olarak
nitelendiriliyor. Kulapa garip geliyor ancak şehirdeki yapıların önemli bir
bölümünün gökdelenden oluştuğu dikkate alındığında bu özellik kabul edilebilir
bir hal alıyor.
1 Ağustos 2013 Perşembe
Gökyüzü merdivenleri New York’a uzanıyor
Madrid ve Paris
merkezli Independent Architectural Diplomacy (IAD)mimarlık ofisi Dünya Mimarlar
Kongresi’nde yarışmaya sunduğu projeyi basına tanıttı. Hotel and Sky Garden adını
taşıyan proje ABD’de Hudson Nehri yakınında inşa ediliyor. 468 metre
uzunluğuyla dikkat çeken yapı bölgenin en son gökdelen projelerinden biri.
Özellikle de gökdelen projesi içinde yer verilen açık alanlar ve yeşil gökyüzü
bahçeleri ile dikkat çeken proje, bu özelliğiyle Central Park’tan da izler
taşıyor. En azından mimarları tarafından bu yeşillik Central Park’a
atfediliyor. Dikey bahçe konseptinin bölgedeki uygulaması olacak Vertical
Gardens, rezidanslar, otel, küçük bir alışveriş merkezi ve konferans
salonlarından oluşacak. Mimarlar projenin New York’a uygun bir yapıda
yapıldığının üstünde durarak şehrin 20’inci yüzyıl öncesi mimari dinamiklerini
de dikkate alarak modern bir yapı oluşturduklarının altını çiziyor. Geçmiş
mimariyi gelecek kuşakların mimarisiyle buluşturdukları bir yapıya imza
attıklarına inanıyorlar. Geleceğe yönelik en büyük umutları ise sürdürülebilir
enerji kaynaklarına projede verdikleri önem.
30 Temmuz 2013 Salı
Paris'in Gezi Parkı!
Türkiye, Gezi Parkı ile ilgili bir gündeme yoğunlaşmışken Fransa dev bir şehir parkını Paris’e kazandırmaya hazırlanıyor. 80 hektarlık alanda hayata geçirilen şehir parkı Paris ile Roissy şehirleri arasında bir yerde konumlandırıldı. BIGG, Tess, Transsolar, Base, Transitec & Michel Forgue Mimarlık ofislerinin ortak projesi olarak hayata geçirilecek park yapılan ortaklık dikkate alındığında ne kadar büyük olacağı da görülüyor. Şehrin kültürel ve ticari unsurlarını bir arada sunacak ve insanlara şehrin kalabalığından uzaklaşma imkanı sağlayacak projede yerel yönetimlerin şehircilik deneyimleri çeşitliliği ve kültürü dikkate alındı. EuropaCity adını taşıyacak proje mimarlarına göre yerellik ile modernlik arasında bir yerde konumlandırıldı. Bir tarafta şehrin eteklerinde yeşil alanların bulunduğu bir park diğer tarafta ise her türlü sosyal ve alışveriş imkanına sahip olabilecek bir alan.
EuropaPark, Gezi Parkı'ndan farklı olarak şehrin eteklerinde olmasına rağmen şehir hayatına ulaşım imkanlarıyla entegre edilecek |
22 Temmuz 2013 Pazartesi
Üç cephede üç farklı yapı
Kanada’nın Vancouver şehri
dünya mimarisine yeni bir eser kazandırmaya hazırlanıyor. Dialog adını
taşıyan proje Bjarke Ingels Group tarafından hayata geçiriliyor. Alt katında
yatay bir podyumdan oluşan yapı yukarıya doğru genişleyen mimarisiyle dikkat
çekiyor. Binanın üç farklı açısında üçgen formun oluştuğu Dialog, ofis,
rezidans, alışveriş merkezi ve sosyal alanlardan oluşan karma bir yapı olarak
planlandı. Diğer projelerden farklı olarak bu karma yapı belli katlara değil
binanın farklı açılarına dağıtıldı. Mesela caddeye bakan ve yukarıdan aşağı
doğru gelen üçgen form rezidansları oluştururken arka cephedeki üçgen form
ofislere, diğer cephe ise otel, spor salonu gibi sosyal alanlara ayrıldı. Alt kattaki yatay podyum ise
alışveriş merkezi için planlandı. Projenin aslında daha geniş bir alanda
yapılması planlanıyordu ancak ruhsat alınamadığı için daha dar bir alanda çalışılarak
üçgen formunu aldı. Projedeki en önemli noktalardan biri de otoyolun hemen
kenarında yer alan bu nedenle de özellikle alt katlarda ciddi bir gürültüye
maruz kalması. Ancak bu özellikle de teknoloji sayesinde halledildi. Sesi kesen
özel bir cam kullanılarak otoyol manzarasının sadece görüntüde kalması
sağlandı.
Gecekondu değil Sky Condo!
Peru’nun Lima şehrinde hayata geçirilen Sky Condo Tower
projesinde en önemli unsuru mahremiyet oluşturuyor. Condo kelimesi bizim alıştığımız 'gecekondu' tarzı bir terimden çok daha farklı bir anlam taşıyor. Yılın istenilen zamanlarında ev sahibi tarafından kiralanılabilen bir gayrimenkul çeşidine işaret ediyor. Bu nedenle her ne kadar fonetik olarak benze de Sky Condo bizim bildiğimiz anlamından çok farklı. Projede her katta bir 45
derecelik açılarla farklı yönlere bakan balkonlar projenin mahremiyeti
garantiliyor. Aynı zamanda bükülerek yükselen yapı hem katlar arasında hem de
alt ve üst kattaki komşular arasında mahremiyet oluşturuyor. Projede her biri
dubleks olan rezidanslar teraslarla dışarıya açılırken katlar arasında 45
derecelik açılarla değişen teras manzaraları okyanus ve bahçe manzarası olarak
ayrılıyor. Her bir rezidansın alt ve üst katla olan bağı farklı açıdaki
teraslar sayesinde ayrılıyor. LYCS Design mimarları her biri farlı açılarda
olmasına rağmen her dairenin aynı tropik güneş ve rüzgardan yararlanabildiğini
belirtti. Üçgen formda inşa edilen proje condo sistemiyle işletilecek.
19 Temmuz 2013 Cuma
Çinliler Hadid'in projesini de kopyaladı!
Chongqing Meiquan projesinin sahipleri projeyi Yangze Nehri’nden esinlenerek hayata geçirdiklerini savundu. Soho China projesi yetkilileri ise orijinal tasarımın kendilerine ait olduğu konusunda ısrar ederek projenin zenginlik, şans, talih ve mutluluğu temsil ettiğini ve Çin’de yaratıcı endüstrinin devamı için haklarını yasal boyuta savunacaklarını açıkladı. Son yıllarda Çin’deki inşaat sektörünün çok hızlı teslimatlar yaptığı biliniyor. Hunan şehrinde 15 günde bitirilen 16 katlı bir bina buna en iyi örneği oluşturmuştu. Şimdi herkes Soho projelerinden hangisinin daha çabuk biteceğini merak ediyor.
17 Temmuz 2013 Çarşamba
Bahçe içinde bir şehir
Proje aynı zamanda dünyada bir cam alan içinde yapılan en büyük ‘iklimlendirilmiş bahçe’ projesi olması açısından da önem taşıyor. Flower Dome adını taşıyan proje iklimlendirme koşullarıyla da dikkat çekiyor. Adeta bir salyangozu andıran yapısıyla dikkat çeken Flower Dome’un güney cephesi asla direk gün ışığına maruz kalmıyor. Böylece bu alanda bu özellikteki bitkilerin yetiştirilmesine imkan sağlanıyor. Güneş ve rüzgar gibi alternatif enerji kaynakları ise projenin enerji ihtiyacını tek başına karşılıyor. İçeride her bitkiye özel olarak sağlanan iklimlendirme imkanları sayesinde ise bitkiler için en iyi bakım sağlanıyor.
15 Temmuz 2013 Pazartesi
Paris'i sosyalleştirecek proje
Yapılaşmanın en zor olduğu Avrupa şehirlerinden Paris, yeni
ve modern bir projeye hazırlanıyor. Farshid Moussavi Mimarlık tarafından
Paris’in batı yakasında yapılan Le Parvis Jardin, Paris mimarisine yeni bir
örnek kazandıracak. Arazi geliştirme sıkıntısı yaşanan şehirde yok denecek
kadar az olan modern mimariye bir yenisini ekleyecek bu proje Parislilere
sosyalleşme imkanı sağlaması açısından önem taşıyor.
Son dönemde Türkiye’de çok
alışık olduğumuz bu kavram Paris gibi Avrupa şehirlerinde arazi geliştirmede
yaşanan zorluklardan dolayı oldukça değerli bir hal alıyor. Yatay bir mimaride
yapılan Le Parvis Jardin, mimarı tarafından da “Tüm sosyal olanakları adeta br
yapıştırıcıyla projeye eklemiş gibi...” diye tanımlanıyor. Yatay olarak inşa
edilen projenin dış cephesindeki tekdüzeliği engellemek için ise dümdüz bir
bina yapmak yerine katlar arasında sağlanan hareketlilikle sıkıcılığın önüne
geçiliyor. Projenin sadece bir yaşam alanı olmasından çok alt katlarında öğrencilerin
yaşayabileceği stüdyo daireler ile ticari üniteler de projeye eklenmiş. Böylece
en azından binanın giriş katları dışarı açılarak sosyalleşmeye imkan tanınmış.
Üst katlarda ise rezidansların güvenliğine ekstra önem verilmiş.
8 Temmuz 2013 Pazartesi
Türkiye'den 22 proje Barselona'da finalde yarışacak
Her yıl Barselona'da düzenlenen Dünya Mimarlık Kongresi (World Architecture Festival Awards) Ödülleri'nde bu yıl da yarı finale kalan Türk mimarlar damgasını vurdu. Türkiye'den toplam 22 mimarlık projesi bu yıl finale kaldı. Finalde ülkemizi temsil edecek projeler ve mimarları şöyle;
Astana Medya Merkezi
Astana Medya Merkezi
Tabanlıoğlu Architects
Bodrum Vicem Yalıları
Emre Arolat Architects (EAA)
Emre Arolat Architects (EAA)
İpera 25
Alataş Architecture&Consulting
Alataş Architecture&Consulting
Dardanel AŞ Yönetim Merkezi
Alataş Architecture&Consulting
Alataş Architecture&Consulting
Eyüp Belediyesi Nikah Salonu ve Kültür Merkezi
Emre Arolat Architects (EAA)
Emre Arolat Architects (EAA)
Sancaklar Camisi
Emre Arolat Architects (EAA)
Emre Arolat Architects (EAA)
Emre Arolat Architects (EAA)
Buyaka AVM
UrasXDilekçi
UrasXDilekçi
İstanbul Küçükçekmece Eğitim Kampüsü Tasarım Yarışması Projesi
Tabanlıoğlu Architects
Milas Eğitim Kampüsü
steb | studio evren basbug Tamirci Architects
steb | studio evren basbug Tamirci Architects
Halaskargazi Karma Proje
Tabanlıoğlu Architects
Tabanlıoğlu Architects
Ulusal Japonya Stadyumu Uluslararası Tasarım Yarışması Projesi
Tabanlıoğlu Architects
Tabanlıoğlu Architects
İstanbul'da Geçici Pazar Yeri
Suyabatmaz Demirel Mimarlık
Suyabatmaz Demirel Mimarlık
Ahmet Oran Atölye
Suyabatmaz Demirel Mimarlık
Suyabatmaz Demirel Mimarlık
Selçuk Ecza Deposu Genel Müdürlük Binası
Tabanlıoğlu Architects
ODTÜ Araştırma Parkı
Emre Arolat Architects (EAA)
Emre Arolat Architects (EAA)
Süryani Ortodoks Kilisesi
Suyabatmaz Demirel Mimarlık
Suyabatmaz Demirel Mimarlık
BioIstanbul
Tabanlıoğlu Architects
Tabanlıoğlu Architects
Dragos Konutları
Suyabatmaz Demirel Mimarlık
Suyabatmaz Demirel Mimarlık
Ege Perla
Emre Arolat Architects (EAA)
Emre Arolat Architects (EAA)
İstanbul Inn Levent
Mental Design Works
Mental Design Works
28 Haziran 2013 Cuma
Avustralya'nın en yükseği olacak
Australia 108 adını taşıyan yapı 646 rezidans dairesi ile 288 odalı 6 yıldızlı bir otelden oluşacak. Projenin yapımı 2018'de tamamlanacak. |
Avustralya’nın en yüksek binası olacak yapı geçtiğimiz
aylarda basına tanıtıldı. Australia 108 adını taşıyan proje 388 metre
yüksekliğinde olacak. Dünyanın en yüksek binaları arasında yer almasa da
Melbourne’ün en yüksek binası olacak yapı, şehrin şimdilik en yüksek binası
olan Eureka Tower referans alınarak yapılıyor.
Projenin mimarı Fender Katsalidis
Mimarlık aynı zamanda altın kubbesi ile dünyanın en ilgi çeken binalarından
olan Eureka Towers’ın da mimarlarından. 2018 yılında yapımı tamamlanacak olan
Australia 108 binası 646 apartman dairesi ve 288 odalı 6 yıldızlı bir otelden
meydana gelecek. Perakende alanları ve ticari alanlara da yer verilecek olan
projenin Melbourne’ün ikonik binalarından biri olması hedefleniyor. Dikey bir
kule olarak tasarlanan yapının mimari olarak en ilgi çeken bölümü ise çatı
katlarına yakın bir bölümde 4-5 kat olarak yer verilen yıldız şeklindeki yatay
çıkıntılarla hareket kazandırılıyor.
25 Haziran 2013 Salı
Çölde teknoloji fırtınası
Kocaman bir küre şeklini andıran bu yapı Dubai'nin en ilginç binalarından biri olacağa benziyor |
Bilim kurgu filmlerindeki süper binaları andıran bu yapı Dubai’nin serbest ticaret bölgesi Jebel Ali’de hayata geçiriliyor. Technosphere adını taşıyan projenin konsepti James Law Cybertecture Mimarlık şirketi tarafından tasarlandı. Sadece görünümü ile değil fonksiyonel özelliğiyle de yapı doğa ve teknoloji arasında bir bağ kuruyor. Yapı Dubai gibi sıcak bir bölgede yer alması nedeniyle güneş enerjisinden kendi elektirğine üretmesinin yanı sıra nefes alan bir bina olarak tasarlandı. Üst katlardaki gökyüzü terasları sadece oterl ve ofislerde yaşayanların hava alması için değil aynı zamanda iklime uygun olarak yetiştirilen bitkilere bir oksijen kaynağı olarak da planlandı.
Proje etrafındaki arıtma suyu tesisleri ise daha az tüketim
ve daha çok dönüşümü tetikliyor. Tüm bu unsurlarla Teknosphre sürdürülebilir
bina olarak öne çıkıyor. Projenin çelik çatısı ve cam ve çelikten oluşan dış
cephesi kadar yuvarlak şekli de dikkat çekiyor. Binanın ofis ve otel olarak
kullanılan bölümlerindeki dıi cephesinde enerji tasarrufu ve akustik
performansın sağlanması için örümcek adı verilen daha az güneş ışığı geçiren
sistemler kullanıldı. Podyum kısmı ise daha fazla güneş ışığı geçiren ve daha
aydınlık olması için örümcek cepheler kullanılmadı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)