29 Ağustos 2013 Perşembe

Dubai'nin yeni gözdesi


21. yüzyılın en modern şehirlerinden birini kuran Dubai’deki hiçbir proje artık insanı şaşırtmıyor. Aynen Adrian Smith ve Gordon Gill Mimarlık tarafından şehrin en merkezi noktalarından birinde yapılan One Park Avenue gibi....

 550-metre yüksekliği ve farklı mimarisiyle dikkatleri üzeirne çkemyei kısa sürede başaran Park Avenue, 116 kattan oluşuyor. Dalga kule örneğine bir başka form kazandıran yapısıyla dikkat çeken yapı podyum katlarıyla da dikkat çekiyor. Şehrin en turistik yerlerinden Jumeriah Garden City bölgesinde inşa edilen proje otel ve rezidanslardan oluşuyor. Öyle ki otel bölümüne şimdiden rezervasyonlar alınmaya başladı. Finansal kriz nedeniyle inşaatı bir süre duran ancak şu anda devam eden yapı yakında rezidans sahiplerini de ağırlamaya başlayacak. Hem kullanılan sürüdürebilir teknolojiler hem de mimarisiyle Dubai’nin gelecek yapılarından biri olmayı hedefliyor. One Park Avenue teknolojileriyle de dikkat çekiyor. Ev sahipleri için özel cam teknolojilerinin kullanıldığı proje çöl sıcağının cama yansımasını engelliyor. Ayrıca perde gerektirmeyen özel yapısıyla dışarıdan içerisi gözükmüyor. Bir başka teknoloji ise ışık sensörleri alanında. Hava kararınca sensörler otomatik olarak devreye giriyor. Sizin ışık yakmanıza bile gerek kalmıyor.

13 Ağustos 2013 Salı

Toronto'da şehrin içinde şehir kurdular



Kanada semaları bugünlerde ilginç bir projenin izlerini sürüyor. Hariri Pontarini Mimarlık ofisinin Toronto şehrimnde hayata geçirdiği rezidans kulesi hem yüksek hem de yoğunluklu yapısıyla kimsenin dikkatinden kaçmıyor. Gökyüzü şehri olmaya aday şehirlerden Toronto’ya yeni bir açı kazandıracak olan proje One Yonge adını taşıyor. Altı gökdelen den oluşan ve içerisinde rezidanslar başta olmak üzere otel, iş merkezi, alışveriş merkezi gibi aklınıza gelebilecek her ünitenin bulunduğu  yapı özellikle de çok fazla sayıda üniteye ev sahipliği yapması açısından önem taşıyor. Altı göökdelenin dördünün rezidans olarak planlandığı projedeki yapılar 40 ile 88 arası değişen katlardan oluşuyor. 40 katlı yapı ofis binası 70 katlı gökdelen otel binası 88 katlı yapı ile kalan diğer binalar da rezidans kuleleri olarak tasarlandı.

Dışarıdan bakıldığında adeta şehrin içinde yeni bir şehir inşa edilmiş hissi yaratan yapı mimarlara göre Toronto’nun dinamikleri dikkate alınarak hayata geçirildi.Geniş caddelerin ve açık alanların bulunduğu projenin şehre hakim konumu yoğun yapılaşma ile harmanlandı. Mimarlaras göre bu özellik şehre hakim bir konumda bulunmanın avantajını kullanmak olarak nitelendiriliyor. Kulapa garip geliyor ancak şehirdeki yapıların önemli bir bölümünün gökdelenden oluştuğu dikkate alındığında bu özellik kabul edilebilir bir hal alıyor.



1 Ağustos 2013 Perşembe

Gökyüzü merdivenleri New York’a uzanıyor



 

 Madrid ve Paris merkezli Independent Architectural Diplomacy (IAD)mimarlık ofisi Dünya Mimarlar Kongresi’nde yarışmaya sunduğu projeyi basına tanıttı. Hotel and Sky Garden adını taşıyan proje ABD’de Hudson Nehri yakınında inşa ediliyor. 468 metre uzunluğuyla dikkat çeken yapı bölgenin en son gökdelen projelerinden biri. Özellikle de gökdelen projesi içinde yer verilen açık alanlar ve yeşil gökyüzü bahçeleri ile dikkat çeken proje, bu özelliğiyle Central Park’tan da izler taşıyor. En azından mimarları tarafından bu yeşillik Central Park’a atfediliyor. Dikey bahçe konseptinin bölgedeki uygulaması olacak Vertical Gardens, rezidanslar, otel, küçük bir alışveriş merkezi ve konferans salonlarından oluşacak. Mimarlar projenin New York’a uygun bir yapıda yapıldığının üstünde durarak şehrin 20’inci yüzyıl öncesi mimari dinamiklerini de dikkate alarak modern bir yapı oluşturduklarının altını çiziyor. Geçmiş mimariyi gelecek kuşakların mimarisiyle buluşturdukları bir yapıya imza attıklarına inanıyorlar. Geleceğe yönelik en büyük umutları ise sürdürülebilir enerji kaynaklarına projede verdikleri önem.